Luis Buñuel ve Jean-Claude Carrière’in senaryosundan,(Bunuel'in
"Belle de Jour “Gündüz Güzeli" adlı filminden) Luis Buñuel ‘in
rejisiyle 1967 yılında de çekilen ve baş
rolerini; Catherine Deneuve, Jean Sorel, Michel Piccoli,
Geneviève Page’in oynadığı Fransız-İtalyan ortak yapımı film. (İlk gösterim
1Nisan 1968 USA)
Storyline
Severine is a beautiful young woman married to a doctor. She loves her husband dearly, but cannot bring herself to be physically intimate with him. She indulges instead in vivid, kinky, erotic fantasies to entertain her sexual desires. Eventually she becomes a prostitute, working in a brothel in the afternoons while remaining chaste in her marriage. Written by James Meek <james@oz.net>
#KUPA KIZI (1986) “[1]” – Senaryo ve Yönetmen: Başar Sabuncu (Bunuel'in "Belle de Jour “Gündüz Güzeli" adlı filminden), Görüntü Yönetmeni: Selçuk Taylaner, Sanat Yönetmeni: Gülsün Karamustafa, Yapım: Mine Film/Kadri Yurdatap
Oyuncular: Müjde Ar, Tarık Tarcan, Selçuk Özer, Yalçın
Boratap, Zihni Küçümen, Nisa Serezli, Füsun Demirel, Candan Sabuncu, Serra
Yılmaz, Aysel Gürel, Nezahat Tanyeli
Konu: Bunalımlı bir
çocukluk dönemi geçiren Nilgün (Müjde Ar), evlidir. Ne var ki kocasını çok
sevmesine karşılık cinsel açıdan tensel bir uyuşmazlığın içindedir. Bu yönden
mutlu değildir ... Zengin bir kocayla evlenip sınıf atlayan Nilgün'ün bu cinsel
soğukluğu nereden kaynaklanmaktadır? Oysa Nilgün sıhhatli ve dişi bir kadındır
... İşte genç kadın, bu sorulara çözüm ve kocasıyla arasındaki tensel kopuşa
bir çare ararken, ününü duyduğu randevucu Madam Emilia aklına gelir. Ve önce
büyük korkularia, sonra da istiyerek Emilia'nın evinde gündüzleri çalışmaya
başlar. Çeşitli cinsel saplantılann sergilendiği bu evde Nilgün, farklı
kişilerle karşılaşır. İçlerinde eski çocukluk aşkı bir serseri de vardır. Ancak
kendisini kocasının arkadaşı randevuevinde göamesiyle korkup işi bırakır. Madam
Emilia 'nın evinde çeşitli cinsel deneyimler geçiren Nilgün, bu ranevuevinden
kurtulduğunda kocasıyla düşlediği mutluluğa kavuşacaktır.
$ "Çıplak Vatandaşla parlak bir çıkış yapan
Başar Sabuncu, ikinci
filminde Luis Bunuel'in ünlü "Gündüz Güzeli" filmine bir 'nazire'
yapmak düşüncesinden hareket etmiş. "Ben alafranga bir adamım" diyor Başar, Bu nedenle
"Gündüz Güzeli"ni 'yerlileştirmek', 'alaturkalaştırmak' gibi şeylerin peşinde koşmamış. Ancak
"Kupa Kızı"nın ne amaçladığını da kestirmek kolay değil.
Bir kez,
"Gündüz Güzeli'ne 'nazire' gerekli miydi? Dünyanın en güzel, en 'komple', kendi içinde en
bütünleşmiş filmlerinden birini alıp ona 'nazire' yapmanın gereği var mı? Eğer
içeriksel veya biçimsel benzerliklerin
içine yepyeni bir öz koymayacak, yepyeni bir anlam
kazandırmayacaksanız? "Kupa Kızı"nda ise bu türden bir 'yenilik' yok. Film, bir yandan Bunuel'e alabildiğine
bağlı kalmış. Öyle ki, asıl filmde bir Japon'un kızlara gösterdiği (ve içinde
ne olduğu seyirci tarafından bilinmeyen) kutu gibi tipik Bunuelien bir motif bile korunmuş. Değiştirilen (kaldırılan)
şeyler arasında, asıl filmde
'necrophİle' bir kontla (Georges Marchal) uzun sevişme sahnesi (ki bizde gösterilen kopyada bu bölüm oldukça
kesilmişti) ve kocanın sakat
kalmasıyla sonuçlanan tüm final de var.
Ancak, diğer
yandan Sabuncu, kendi filmine değişik Öğeler sokmayı da denemiş. Örneğin 'Kupa Kızı'na "Gündüz
GüzeIi"nİn pek
sahip olmadığı sınıfsal bir konum, tam bir 'geçmiş' vermeyi düşünmüş. Filmde
"anne" kimliğinin ön plana çıkarılışı ve çocukluk düşlerinin geliştirilmesiyle, hem Nilgün'ün
evlenmekle 'sınıf atlamış'
toplumsal kimliğinin, hem de 'cinsel soğukluğu'nun, sado-mazoşist ve diğer cinsel çeşitlemeler peşindeki kişiliğinin belirgin
kılınmasına çalışılmış. Ancak Bunuerin
filminde, aslında oldukça sade bir
yapıyla, kronolojik olarak anlatılan olayların içine yerleştirilmiş.
Sabuncu’nun filminde daha karmaşık daha bölümlü hir anlatımla ortaya
çıkmıyorsa, diğer bir deyişle Gündüz Güzeli’nde gerçekle düşün sade bir
yapı içinde oluşan olağanüstü karışımı ve bundan fışkıran o sinemasal büyü, o kendine özgü şiir "Kupa Kızı”nın belki daha incelikli, daha arınmış, daha dilimlenmiş
yapısında ortaya çıkmıyorsa, bunda
kabahat kimin? Elbette ki Bunuel'le aşık atmaya kalkanın değil mi?
Kupa
Kızı’nda Sabuncu oldukça iyi şeyler yapmış. Artık sinemamızın bir numaralı iş faktörlerinden biri
olan Müjde Ar cinselliğini, özellikle vücut
çekimleri üstüne yoğunlaşan yakın planlarıyla değişik
bir estetiğe kavuşturmayı, tüm randevuevi sahnelerinde eski Beyoğlu‘un
levanten ağırlıklı, ödağacı kokulu kendine özgü havasını vermeyi denemiş ve de oldukça başarmış. Filmin lipik Freud,
psikanaliz ve Batılı olan öğelerini ırklar ve dinler karmaşası bir Beyoğlu
içinde gedebilir kılmayı denemiş (bir kiliseyi ziyaret ve mum yakma sahnesi bile var!).. Ne var ki bizce filmin
temel çelişkisi, hedef altlığı
kitlede... Perdede "Müjde Ar
cinselliği" görmeye gelmiş sıradan
seyirci içinse, film, anlaşılması çok zor simgeler, sözler, çağrışımlarla dolu... Velhasıl bu haliyle "Kupa
Kızı", İki arada bir derede
kalmış, kimseyi pek memnun edemeyecek bir film gibi gelir bize... Hİç olmazsa, film kendisi için yapılmışa
benzeyen aydın seyircimizin bu ilginç çabaya sahip çıkması ve
"Gündüz GüzeIi"nii "Kupa Kızı"na dönüşmesi olayını İzlemesi
gerekir diye düşünüyoruz... Çünkü, önemli
bir başyapıtla kıyaslanma talihsizliği bir yana, "Kupa Kızı"nda kişiliği olan, kendi temalarını,
estetiğini, dünyasını oluşturma çabasındaki bir yönetmenin varlığı, baştan
sona: belli oluyor. “[2]”
Uzun süredir ilk kez sinemanın görsel tadlna vardığım bir Türk filmi görmenin keyfi, film bıttiğinde bir burukluğa dönüştü. Bilinçaltını irdeleyen ağır tartımlı filmlerden tat almayı bilebildiğim halde, kendi kendime sordum, "Başar Sabuncu bu filmi niye yapmış böyle?" diye. (Yavuzer Çetinkaya, Kupa Kızı, Milliyet Sanat, S.: 142, 1 Nisan 1986). “[3]”
Oysa
nefis görüntüler, şiirsel bir çekim ... Yazık ki Başar Sabuncu değil, bu bir
Bunuel gargarası ... Neden özgün bir senaryo değil de Bunuel? (Agah Özgüç,
"Ba§ar Sabuncu'nın "Alafranga ayıbı", Video Haber S· 13 N' 1986)
Not: "
"Kupa Kızı" (1985), Kaçamak" (1987), ve "Asılacak
Kadın"dan (1986) sonra "iç hesaplaşmaları" oluşturan
"üçleme"nin sonuncusu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder