11 Mart 2020 Çarşamba

KIRK KÜÇÜK ANNE 1964 / 40 Little Mothers



Jean Guitton’un (1901-1999) bir oyunundan Ernest Pagano’nun (1901-1953), senaryosundan Busby  Berkeley’in (1895-1976), rejisiyle 26 Nisan 1940 yılında Amerika’da (USA) gösterime giren “40 Little Mothers” filmden aynı isimle uyarlama. Başlıca rolleri, Eddie Cantor (1892-1964), Judith Anderson (1897-1992), Ralph Morgan (1883-1956) oynamışlardır.


Storyline

An out-of-work professor gets a break from an old college buddy to teach at an exclusive girl's school. But events conspire against him: he finds an abandoned child which he takes under his wing, despite the school's rules against teachers having a family; and the girls in the school resent his replacing a handsome and popular teacher, and do everything in their power to get him fired. Written by Gary Dickerson <slug@mail.utexas.edu>

Judith AndersonEddie CantorBonita Granville, and Baby Quintanilla in Forty Little Mothers (1940)
_________________________________













KIRK KÜÇÜK ANNE (1964) -  Yönetmen:Memduh Ün Senaryo: Sadık Şendil  Kamera: Mustafa Yılmaz, Şevket Kıymaz Yapım: Efe Film/Ertem Eğilmez  Sanat Yönetmeni: Stavro Yuanidis, Yapım Sorumlusu: Vecdi Benderli, Yönetmen Yardımcısı: Fevzi Tuna, Kamera Asistanı: Feridun Kete, Rafet Ateş, Işık Şefiş Erol Batıbeki, Ses Kayıt: Yoro İlyadis,

Oyuncular: Fatma Girik (Fatma/Fatoş), Göksel Arsoy (Çetin), Birsen Menekşeli (Birsen), Aziz Basmacı (Ömer), Ahmet Tarık Tekçe (Ahmet Tarık), Nurlan San, Sevil Candan, Devlet Devrim, Zuhal Tan, Yıldız Kafkas, Ahmet Turgutlu (Sütçü), Aziz Basmacı, Kenan Büke, Mürüvvet Sim (Flotild Şirinyan) Muala Sürer, Gülderen Ece (Aysel), Necdet Tosun, Vahi Öz (Hasan), Deniz Selen, Gülgün Erdem, Selma Durmuş, Semra Durmuş, Zeki Alpan, Candan Sabuncu, Memduh Alpar (Rüknettin Bey)


KONU: 64’ün yaz sonu. Haydarpaşa Garına Anadolu’dan gelen (az çok okuyup yazmış) Çetin’le bambaşka şeylere tanık oluyoruz. Delikanlının karşıya geçtiği motorda Pina Motel’de eğitim gören genç kızlar da var. Öğretmenleri Flotild Şirinyan ile İstanbul’u gezmeye gelmişler.

  Kızlar Şehir Palas Oteline yerleşir. Dönercinin önünde yutkunmasından ve son lirasını mazgala düşürdüğü için III. Ahmet çeşmesinin yakınındaki simitçiye simidi geri vermesinden, ne kadar zor durumda olduğunu anlıyoruz.

Bu arada bir genç kadın, bebeğini aynı otelde kalan kocasına bırakıp kaçar. “Artık tahammülüm kalmadı. Son ümidi de kırılan her insanın yapacağı şeyi yapmaya karar verdim. Zerre kadar vicdanın varsa çocuğumuza iyi bak. Aysel.”

. Kendisini denize atarken son anda, Çetin engel olur ve ‘olmayan parası ile’ onu ‘mis gibi bir döner’ yemeğe götürür. Aslında İstanbul’a Hasanköylü akrabasını aramaya gelmiştir Çetin, Yemek parasını ödeyemeyince karakolluk olur lokanta sahibi ile.

Sorgulama sırasında Çetin’in aradığı adamın komiser olduğu anlaşılır. “Bizim Başkomiser Ahmet Tarık Beyin hemşiresi özel bir eğitim kampında müdiredir. Yarın ondan bir mektup yazarız bu iş olur biter. Ama dur, Müdire Hanım evde kalmıştır, çocuklardan nefret eder. Bizim tarafta bir sütnine var, 510 lira verdin mi (Bay Bebek’e) kendi çocuğu gibi bakar.”

Elinde Ahmet Tarık’ın yazdığı ‘tavsiye mektubu’ ile Pina Motel Kız Kampına gelir. Müdire Hanım onu diğer hocalarla tanıştırır; Şan hocası Şeyda Bülbüler,  Lisan ve kültür hocası Flotild Şirinyan (oysa filmin başında, kızlar onun tarih hocası olduğunu söylemişlerdi); Hem jimnastik hocası hem de disiplin amiri, eski bir sporcu Maraton Ömer. Çetin, ‘hasta olan’ edebiyat öğretmeninin yerine ders verecektir. Öğrenciler ise, belki bir yanlış anlama ile, önceki ve çok sevdikleri öğretmenlerinin onun yüzünden kovulduğunu düşünürler. Artık onları tutabilene aşkolsun. Fatoş’un önderliğinde ‘yeni gelen zibidiyi doğduğuna pişman etmek için’ ne lazımsa yaparlar. Banyodayken suyunu kesmek; Yoğurt savaşında her tarafını bulaştırmak. Film kızlar ve öğretmen arasında geçen bir diyaloglarla devam ederken, Fatma ve Çetin hafiften hafiften birbirlerine âşık olmaya başlamışlardır bile. Fatma diğer yanda bir gazinodan şarkıcı olarak teklif almıştır. Ancak Çetin kıskançlığı ile Fatma’ysa bir türlü rahat vermez.

Sonra işler karışır; Sütanne Ayşe Teyze (“Memleketime gidiyorum. Kocam hastalanmış. Telgraf çekti”), der ve Bay Bebek’i Çetin’e okula geri getirir. Kızlar durumu anlarlar ama köprünün altından çok sular akmış ve artık öğretmenlerini sevmektedirler. Hem bebeği hem de öğretmenlerini koruyorlar. Çocuğunu bıraktığına pişman olan Aysel, karakoldan durumu öğrenip kampa gelir. Durum daha zorlaşır ama sonunda her şey tatlıya bağlanır. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder